RADYO Tutkusunun Baslangici ;
O zamanlar, ( 1960'lar ) Radyo çagi idi bana göre. Radyo dinlemek için en önemli neden "Haberler" idi. Bizim evde haberler sürekli dinlenir, haberler dinlenirken ÇIT ! çikarilmazdi.
O yillarin bas haberleri "Kibris" ile ilgili olanlardi. Sürekli bir savas beklentisi ile haber dinlendigini saniyorum. En canalici haberler, 19:00'daki "Ana Haber Bülteni" idi. Ben bu Bülten sözcügünü anlamaz, ona "Vektel" derdim. Spiker; Ana Haber Vektelini Sunuyoruz der gibi gelirdi.
Dedigim gibi, evde insan oldugunda, Radyo sürekli açik olurdu. Özellikle Aneannem Sefika hanim; Klasik Türk Musikisi dinler ve her aksam saat 18:00'de baslayan "FASIL" programini kaçirmazdi.
Benim için ise en önemli gün "Persembe" idi, çünkü o gün saat 20:00'de " RADYO TIYATROSU " baslardi. Büyük-küçük herkes, radyonun basina toplanir, ( meyveler, kestaneler, kuruyemisler önceden hazirlanir ) Radyo Tiyatrosunda baslayan "Piyes"i dinlerdik.
Kültür programlari'da çogunlukta idi. Merak ettiklerimiz, aklimiza hiç gelmeyenler, kesiflerin öykülerini hep radyodan ögrenirdik. Bu programlarin içinde beni en çok etkileyen; "Emniyet Sandigi, Radyo-Kültür Yayinlari" adli programdi, hiç kaçirmamaya çalisirdim.
Yine o yillarda, sabahlari saat 10:00'da "Arkasi Yarin" lar kaçmazdi. Biz çocuklar için "Okul Radyosu" saat 17:00'de idi galiba. Aksam üzeri Reklam kusagini dinlemek çok eglenceli olurdu, genelde o saate soframizin basinda olur, bir yandan yemek yerken bir yandan "Ugurlugil Ailesi"ni dinlerdik. Orhan Boran ve "Ipana Dis Macunu" yarisma programi çok heyecanli geçerdi, yarismaci sorunun yanitini bilemezse, ben Radyomuz'un hoparlöründen dogru yaniti bagirir, yarismaci duysun'da dogrusunu söylesin isterdim. Bunun için çok çaba sarfeder, radyo basinda yirtinir dururdum ve neden biz onlari duydugumuz halde, onlarin bizi duyamadiklarini merak ederdim..... Orhan Boran'i çok severdim. Özellikle "Orhan Boran ve Yuki" yi kaçirmazdim !
Ailece Radyo dinlemenin en keyifli oldugu gün, Persembe gününden sonra PAZAR günü idi. Sabahtan baslayan "Eglence" programi kaçirilmaz, ünlü müzisyenlerin yorumladigi sarkilar dinlenir, skeç'ler kaçmaz, "Celal Sahin" ve "Balarilari" nin parodilerinde yerlere yatilirdi.
Ögleden itibaren, maç naklen yayinlari baslar, Halit Kivanç'in sesi ile dinlenen Istanbuldaki Fenerbahçe maçi bir ara kesilir, Orhan Ayhan'in anlattigi Galatasaray maçina baglanilirdi.
Gastor basina toplanarak Radyo dinleme aliskanligimiz, Transisitörlü radyolar çikinca degisti tabii. Gastorun pabucu dama atilmasada, isteyen baska bir kanalda , baska birsey dinleyebiliyordu.
En önemlisi, radyomuzu artik yanimizda tasiyabiliyor, gittigimiz yerlere götürebiliyorduk.
Radyo; o yillarin yasam biçimi ve en önemli eglence - kültür araci idi.......
Müzik dinlemek ve RADYO ;
70ler ile birlikte, TRTde de gelismeler oldu ve yayin kanallari arttirildi, frekanslar güçlendirildi. Eskiden haberleri dinledigimiz Gastordan artik begendigim müzikleri dinleyebildigim bir Müzik Dolabi gibi yararlanmaya baslamistim. O yillarda Istanbul radyosunun yaninda, yayini daha zayif alinan ancak, müzik agirlikli yayinlarinda yurtdisi radyolarini aratmayan kalitede müzik çalan bir radyomuz daha olmustu. TRT Izmir Radyosu ! ( Jethro Tull ile ilk kez buradan, Gastor sayesinde tanistim ..... ! )
( O yillarin, Radyo istasyonlari, Prodüktörleri ve çaldiklari parçalar ile ilgili önemli bir " HEY Degisi " sayfasi ......! )
Sevdigim müzikleri artik radyodan dinleyebiliyor, yeni müzik türlerini, yeni grup ve müzikçileri kesfedebiliyordum.
Henüz bir Pikabim olmadigi için, müzik dinleyebildigim tek kaynak Radyo idi. Saniyorum o yillarda benim durumumda olan birçok müziksever vardi.
Ancak, 60larin sonunda elektronik aygitlarimizdan Radyonun yanina Ses Kaydedici ilk makarali Teybimiz Palanduz katildi. Palanduzun kocaman mikrofonunu Gastorun hoparlörünün önune yaklastirir, begendigim parçalari baslarini kaçirarak ! kaydederdim.
1973 yilinda, ilk Stereom Dual HS 39 uma , ilk bagladigim cihaz, ayni yil enistemin Almanyadan getirdigi Salon tipi Transistörlü müz ITT Schaub-Lorenz radyomuz oldu. Bu radyo 3 kanalli idi, yani Orta ve Uzun dalgalarin disinda birde FM denen bandi dinleme olanagi vardi.
Bu radyoya hemen el koydum tabii. Radyo Mono olmasina ragmen, Duale baglayinca ses; o yillara göre yari Hi-Fi gibi geliyordu. Saniyorum, emektar Gastorun pabucu o zaman dama atilmis oldu ! ..............
1975 yilinda bu ikiliye, ilk Deck cihazim Pioneer CTF-2121 katildi. Böylelikle, yanlizca Plaklardan degil artik Radyodan da begendigim parçalari, hatta programlari - Palanduzdan daha kaliteli - ( Stereo ve "DOLBY" ) - kayit edebiliyordum. ( Böylece Palanduzunda pabucu dama atimis oldu ! )
Veeeeeee, Stüdyo FM ;
Vakit buldukça, Pazar aksamlari Stüdyo FM in sadik dinleyicilerindendim artik.
..............................................................
Yillar içinde, degisik yayin saatleri ile hep Stüdyo FMi izlemeye çalistim.
Program ile iletisime geçmeye niyet ettim, cesaret edemedim. Istek yapmaya, konuk olmaya, canli yayina telefon ile baglanmaya niyet ettim, cesaret edemedim .....!
Ama, Stüdyo FM'den hiç vazgeçmedim.
Programin açilis sinyalini duydugum andan itibaren, yepyeni bir program, yepyeni müzik haberleri ve yeni albümler geliyor demektir benim için.
Yasamimda beni çok etkileyen Stüdyo FM yayinlari ( Stüdyo FM öncesi, Yavuz AYDAR Programi'da var ) ;
- Jean Michele JARREnin OXYGEN albümünü ilk dinleyisim. ( Y.A. )
- Uriah HEEPin Sweet Freedom albümünü ilk dinleyisim. ( Y.A. )
- 9 Aralik 1980 aksami, JOHN LENNONu anma programi ( Özel Program ) .... ( Kaydettim ! )
- Beatles Dizisi .....
( Bir bölümünü arkadasim Atilla ATAM kaydetti ! )
- 1984de Izmirde askerlik yaparken; Jethro TULLin UNDERWRAPS albümünü ilk dinleyisim.
- 1995de is dönüsü aracimin radyosunda; Jethro TULLin ROOTS TO BRANCHES albümünü ilk dinleyisim.
..............................................................
( 32 kisim, tekmili birden Pehlivan Tefrikasi gibi oldu. Burada keseyim dedim ama BC ve Stüdyo FMin yasamindaki can alici bazi kesismelerden söz etmeden olmaz ................ ! )
BC ve, Stüdyo FM ;
.....................................................................................
10 Eylül 1999 ; 17 Agustos üzerinden 24 gün geçmis. Depremde Yalovadaki Sitemiz yikilmis, sevgili BABACIGIMi ve 112 komsumuzu yitirmisim. Soktayim........ !
O sirada; aylar önceden pre-order yaptigim yeni JETHRO albümü geliyor. Karmakarisik duygular içindeyim, albümü Türk müzikseverlerinde biran önce dinlemesini istiyorum. Yavuz AYDARi ariyorum, kendimi 1991 Catfishden hatirlatiyor ve yeni albümden söz ediyorum Stüdyo FMde çalmak isterse kendisine gönderebilecegimi belirtiyorum, çok memnun oluyor, albümü kargo ile yolluyorum. Yavuz, ertesi sabah kargoyu aldiginda titreyen bir ses ile - Basin sagolsun, bilmiyordum ! diyor ve albüm için defalarca tesekkür ediyor.
Albümün üzerindeki küçük notta ; - Bu albümü, depremde yitirdigim sevgili babacigim Niyazi ÇETINe ithaf ediyorum ! yaziyor. O aksam Jethro TULLin yeni albümü J-TULL DOT COM Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusuyor !
.....................................................................................
24 Mart 2000 ; Sirada IAN ANDERSONun yeni albümü var. Alel-acele bir kopye yapip kargo ile Cuma programina yetistirmek üzere Yavuza yolluyorum. Program hazirligi için onlara çok az süre kaliyor, ama yine herzaman oldugu gibi telasimiz, albümü müzikseverlere biranönce dinletmek.
Program basliyor, açilis parçasindan sonra ikinci parçada disk atlamaya basliyor .... ! ......... Eyvah ! ..... bizimkilerde hakli olarak panik ! ........... bir sonraki parçaya geçiliyor hemen ........... , parçanin ortalarina dogru yine atlamazmi ? ...........
Sebnem SAVASÇInin sakin sesi araya giriyor ; - Evet sayin dinleyiciler, sevgili Bora Çetinin acele ile bizlere ulastirdigi CDde bir sorun olabilir, CDyi diger CD-çalarimizda çalmayi deneyecegiz, eger sorun devam ederse, bu albümü sizlere ilerki programlarimizda çalmaya söz veriyoruz !
CD, diger CD-çalara yerlestiriliyor, ............. sorun yok ......... hatanin CD-çalardan kaynaklandigi anlasiliyor, ........... ben radyo basinda Kipkirmiziyim, kimbilir onlar stüdyoda nasillar ?
Albümün adi ; THE SECRET LANGUAGE OF BIRDS ve Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusuyor !
.....................................................................................
19 Haziran 2002 ; Jethro TULLin LIVING WITH THE PAST albümünün Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusmasi,
3 Temmuz 2002 ; John ENTWISTLE anma programi,
5 Temmuz 2002 ; David BOWIEnin HEATEN albümünün Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusmasi,
20 Eylül 2002 ; Uriah HEEPin The MAGICIANS BIRTHDAY PARTY albümünün Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusmasi,
18 Aralik 2002 ; Phil COLLINSin TESTIFY albümünün Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusmasi,
4 Haziran 2003 ; Tolga KASHIF ve RFOnun QUEEN SYMPHONY albümünün Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusmasi,
3 Eylül 2003 ; Deep PURPLEin BANANAS albümünün Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusmasi. Ayni zamanda, Stüdyo FMin 25. yili programi !,
19 Eylül 2003 ; Ian ANDERSONun RUPIs DANCE albümünün Türkiye radyolarinda ilk kez Stüdyo FM dinleyicileri ile bulusmasi.
.....................................................................................
25 yil !
Bunca yildir, zorunlu olarak kaçirdigim birçok programin disinda "Stüdyo FM"i hep izledim. Hep 3 Eylül 1978'deki heyecanimla izledim. Müzik adina "Yeni" ne varsa, çogunu onlardan dinledim. Iletisimin bu kadar ilerledigi, albümler çikar-çikmaz MP3'lerinin 1 Dolar'lara internetten indirilebildigi bir dönemde bile, 25 yil öncesinin heyecani ile "Yeni Albümler"i hala Stüdyo FM'den izliyorum.
Ortada, Stüdyo FM'den daha net dinlenebilinen bunca istasyon, iki lafi bir araya getiremeyen, 4 dakikalik parça için 3 dakika anons yapip onun yarisini'da " - eeeeeeeeeee " ile geçiren, berbat ses tonlari ile; ya dinleyiciyi uyutan ! ya'da yerinden hoplatan sunucularin oldugu bunca radyo istasyonu, daha dogrusu "Radyo Karmasasi" varken, ben; Çarsamba ve Cuma günleri saat 17:57'de, radyomun 1. bellegine kayitli 88.20'mi açar, "Stüdyo FM"imi dinlerim ! .............
Eh, bir'de bunlara ek olarak, sevgili Sebnem SAVASÇInin dedigi gibi ; 1999dan beri JETHRO TULL ve IAN ANDERSON albümlerinin, Avrupada ve Dünyada piyasaya verildiklerinin haftasinda; Türk müzikseverlere ulastirilmasi ve ilk kez Stüdyo FMde çalinma ayricaligi var ve bu ayricalikta BC olarak, benimde ufak bir katkim var. Ne mutlu bana, ne mutluki yillarca en güzel müzigi dinleten böylesi bir programa, benimde bir katkim olabiliyor.
Sagolun, varolun "Stüdyo FM".
Belki 4000'inci programi'da birlikte kutlariz ?
Bora CETIN
28 Eylül 2003, Yalova